KIRIKHAN'IN TARİHİNE GENEL BİR BAKIŞ
Hazırlayan Dr. Hasan AYPARLAR
Kırıkhan, Hatay'ın kuzeydoğusunda yer alır. Eski dönemlerde canlı bir uğrak yeri olan Kırıkhan, Antakya - Maraş, İskenderun - Halep yollarının kesiştiği noktada, çok sayıda Han'ın bulunduğu bir konaklama merkezi olarak bilinmektedir.
Yakın tarihe kadar Belen ilçesine bağlı küçük bir merkez olan Kırıkhan, Fransız işgali döneminde, 1923 yılında ilçe olmuş, 18 ( on sekiz ) yıl Fransız işgalinde kaldıktan sonra, 23 Temmuz 1939'da HATAY'la birlikte Anavatan'a katılmıştır.
İlçenin adına ilişkin, bir kaç görüş vardır. Bir görüşe göre, ilçede 40 ( kırk ) tane HAN vardır ve ilçenin adi Kırkhan'dır. Bir görüşe göre de, onarılmamış hanların varlığından dolayı buraya Kırıkhan denmiştir. Bir başka görüşse, eski dönemlerde, Bağdat - İstanbul yol güzergâhındaki kırkıncı han'ın burada bulunduğu yönündedir.
Bazı kaynaklarda, " Kırıkhan'ın isminin son yüzyılda duyulmaya başlandığı" ifade edilmekteyse de, bu ismin eskiden beri var olduğu, 17. yüzyılda yasamış olan Karacaoğlan'ın bir şiirinde görülmektedir.
Kırıkhan yöresinde bulunan höyükler ( Koyuncu Höyüğü, Halil Ağa Höyüğü, Boz Höyük...), yörede çeşitli uygarlıkların yaşadığını göstermektedir. Ancak elimizde yöre tarihiyle ilgili yeterli kaynak bulunmamaktadır. Darb-ı Sak Kalesi, eski Türkmen topluluklar hakkındaki çalışmalar ve Hatay tarihiyle ilgili kaynaklarda, yöreye ilişkin bazı bilgilere ulaşmak mümkündür.
1. Dünya Savaşı sonrası, Hatay'la birlikte Kırıkhan da, 1918 yılında Fransız işgaline uğramış, yaklaşık 20 yıl ağır işgal koşullarını yaşamıştır. İşgal döneminde bir ermeni kolonisi haline getirilmeye çalışılmışsa da, Atatürk'ün girişimleriyle bu düşünce hayata geçirilememiştir.
İşgalin kesinleşmesi üzerine, Kırıkhan'ın önemi iki etkene bağlı olarak artmaya başlar. Bunların ilki, 1920 ve 1921 yıllarında Kırıkhan'a çok sayıda ermeni yerleştirilmesidir. İkinci etkense, ilçeden geçen İskenderun - Halep yolunun, günlük yaşamı giderek artan bir yoğunlukla etkilemesidir.
İlçede, önce bir Nâhiye Teşkilâtı kurulur. İmar faaliyetleri hızlanır ve ziyaret'te kurulmakta olan pazaryeri Kırıkhan'a taşınır. Kırıkhan ilçe olmadan önce, "yakın yörenin pazaryeri" 1920'li yılların başlarına kadar, uzun yıllar Darb-ı Sak Kalesindeki "ziyarette" kurulmuştur. Pazaryeri kalabalık ve renklidir. Pazaryerinde yaşanan hareketlilik, ziyareti çekici kılmakta, dolayısıyla Bayezid Bestami Türbesi yöre halkının yaşamında özel yer tutmaktadır. Kırıkhan ise, o yıllarda derme çatma evlerden kurulu küçük bir köy görünümüzdedir.
Kırıkhan'ın ilçe olmadan önceki durumunu, Sefil Molla, 1921 yılında yazdığı bir şiirle şöyle dile getirir.
KIRIKHAN'IN BİDÂYETTEKİ AHVÂLİ
Günbegün şöhreti şerefi artar
Hiç görmediklerini gördü Kırıkhan
Bir kolunu attı Maşrıka doğru
Birini Mağribe gerdi Kırıkhan
Düşünürüm aklım yetmez işine
Çalışırlar kerpicine taşına
Nedir bu kıymetin iki başına
Kurulur mükemmel oldu Kırıkhan
Arşın arşın toprakların satılır
Her taşların altın ile tartılır
Yontma taştan kantarmalar çatılır
Gayret kuşağını sardı Kırıkhan
Kimi kahve açtı kimisi dükkân
Kimisi yaptırdı kocaman bir han
Kimi tüccar oldu kimi bezirgân
Ahâli murâda erdi Kırıkhan
Toplanırlar aşiretin şebâbı
Kahvelerde bulur ahbap ahbabı
Şimdi yedirdiğin kuzu kebabı
Bir zaman çökelek yerdi Kırıkhan
Avrupa malları geldi döküldü
Antakya'yla Halep geri çekildi
Biçâre Belân'ın beli büküldü
Ânın vebâline girdi Kırıkhan
Bir Kırık han idin oldun kasaba
Alışın verişin gelmez hesaba
Hergün beş on koyun lâzım kasaba
Ellerin başına derdi Kırıkhan
Ahâli parayı nerden aldılar
Herhal kazdıkları yerden buldular
Ya bir lordun kasasından çaldılar
Ya bir deve karnı yardı Kırıkhan
Parası olmayan ölür acından
Kadir Mevlâm hemen versin gecinden
Hamdolsun kurtuldun murt siyecinden
Olmasa üzerin berdi Kırıkhan
Doğruluk gösterip eğri gezenler
Fesatlık düşünüp hile düzenler
Sebep olup yuvamızı bozanlar
Bozulsun yuvası yurdu Kırıkhan
Dünyada eğrinin aybı örtülür
Doğrunun çoğunun karnı yırtılır
Bilmem günahından nerden kurtulur
Ziyaret'e bir taş vurdu Kırıkhan
Kim görmüştür şu dünyanın vefasın
İnsan, taştan taşa vursun kafasın
Sen sürdün dünyanın zevk-ü sefâsın
Ben çektim cefâyı derdi Kırıkhan
Hani bizi öğütleyip eğleyen
Birgün gülmez midir? hergün ağlayan
Senin kırıkların çözüp bağlayan
Benim kollarımı kırdı Kırıkhan
Molla der bu heves bu gayret nedir?
Yoksa nâhiyeye lûtfu hak mıdır?
İsmail Hakkı Bey olunca müdür
Âleme bir dehşet verdi Kırıkhan
alıntı:www.kirikhan.net(ayrıntılı bilgi)